Mızrak Çuvala Sığmıyor, Bu Milletin Çektiği Sıkıntının Adını Ekonomik Kriz! | Saadet Partisi
 
   

Mızrak Çuvala Sığmıyor, Bu Milletin Çektiği Sıkıntının Adını Ekonomik Kriz!

09.7.2025

Mızrak Çuvala Sığmıyor, Bu Milletin Çektiği Sıkıntının Adını Ekonomik Kriz!

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Konuşmasına Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde şehit olan vatan evlatlarını anarak başlayan Arıkan, şunları söyledi:

“Aziz milletimizin başı sağ olsun. Cenab-ı Allah bütün şehitlerimize rahmetiyle muamele eylesin. Aldıkları emirlere itaat etmede tereddüt göstermeyen her bir şehidimizi alnından öpüyoruz. Gurur kaynağımız olan, terörle mücadele konusunda dünyanın en tecrübeli ordusu olan ordumuzun, metan gazı gibi öngörülebilir, ölçülebilir bir sebeple şehit vermesi, kabul edilemez. Günümüzde savaşlarda bile, teknolojinin verdiği imkânlarla tek bir askerini yitirmeyen ordular varken, bizim 12 canımızın bir arama-tarama operasyonunda şehit olması hamasi konuşmalarla örtbas edilemez. Bu elim hadise; tuzak mıdır, sabotaj mıdır, ihmaller zinciri midir; bütün ihtimaller tek tek araştırılmalı, detaylı bir şekilde incelenmeli, milletimiz bu konuda hiçbir şüpheye yer kalmayacak şekilde aydınlatılmalıdır.

ASKERİMİZİN CANI BU KADAR MI KIYMETSİZ?

Bu elim hadisenin, sorumluları derhal tespit edilmelidir. Milletimiz adına hesap sorulmalıdır. 12 vatan evladından, 12 candan, ateş düşen 12 ocaktan, 86 milyon yanan yürekten bahsediyoruz. Bu normal bir olay değildir! Bakın, bu bir metangazı dedektörü. Piyasadan, alışveriş sitelerinden 1.500 liraya alabiliyorsunuz. Allah aşkına! Bizim askerimizin canı bu kadar mı kıymetsiz! Biz internetten bile alınabilecek bir dedektör olmadığı için mi, 12 evladımızı şehit verdik? Biz bunu düşünmek bile istemiyoruz! Burada ihmal açık. Burada sorumsuzluk ortada. O yüzden, bu ihmalin sorumluları derhal tespit edilmeli ve milletimiz adına hesap sorulmalıdır.

 

Şehit haberleri canımızı yakarken diğer taraftan ülkemizin ciğerleri olan ormanlarımız yanmaya devam ediyor.

Bu millet, gerçekten asil bir millettir! Yangın olur ‘itfaiye aracını bırakmam milletin hakkı var’ der. Çalıştığı maden çöker, ambulansa binerken ‘çizmelerimi çıkarayım, sedye kirlenmesin’ der. Peki insanımız bunu yaparken, ormanlarımız cayır cayır yanarken iktidar ne yapıyor? Meclis'i iklimi değiştirme kanunuyla, zeytinlikleri bitirme kanun teklifiyle adeta kilitliyor. Halbuki böylesi bir yangında Meclis'in en önemli gündemi; ‘orman yargılarını söndürmek’ olmalıydı. Ormanlarımızın yanarak kül oluşunu izleyen birçok vatandaşımız için, Meclis'in gündeminde bu konunun öncelikli olmayışı, ‘önce yak, sonra projelendir’ şüphesini artırmaktadır. İktidar böyle düşünen insanlarımızı suçlamak yerine, bu şüpheleri giderecek adımlar atmalıdır. Fakat iş başında birkaç şirket büyük kârlar etsin diye, ‘iklim kanunu’ adı altında Meclis'ten iklimi değiştirme kanunu geçiren bir iktidar var. Ne yazık ki iş başında; ‘ÇED gerekli değildir’i olağanlaştırarak, zeytinlikleri bitirmeye niyetlenmiş bir iktidar var.

MUHALEFET TAVFİYE Mİ EDİLİYOR?

Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, zimmete para geçirme, organize suç örgütü kurma gibi faaliyetleri görmezden gelmek, ya da bunların üzerinin örtülmesini istemek, tüm bu suçlara ortak olmaktır. Bizim ne böyle bir talebimiz var, ne de bir böyle bir beklentimiz var. Ortada inkar edilemez bir keyfilik var, kayırmacılık var, çifte standart var. Masumiyet karinesinin ihlali var. Önce suç isnat et, tutukla, sonra da isnat edilen suça dair delil ara durumu var. Bunlar kabul edilemez.

Kendi gözündeki merteği görmeyenlerin, elin gözünde ‘çöp arama’ gayretleri -ister istemez- ‘muhalefet tasfiye mi ediliyor sorusunu’ bizlere sorduruyor. Çok basit bir soru: Bu ‘hukuk arayışı’ neden iktidarın belediye başkanlarını kapsamıyor?

Bu konuda; İtirafçı mı arıyorsunuz? Delil mi arıyorsunuz? İçeriden tanık mı arıyorsunuz? Hepsi belgeli, hepsi kanıtlanmış yolsuzluk olaylarını kamuoyu zaten biliyor. Mesela: Şehrini parsel parsel satanlar ile ilgili daha ne kadar delil, daha ne kadar tanık lazım? Mesela: Aziz İhsan Aktaş’ın, Elazığ Belediyesi’ne 539 milyon TL’ye kiraladığı araçlarla ilgili daha ne kadar delil, daha ne kadar tanık lazım? Verdiği oya, desteklediği partiye, ihale aldığı belediyeye göre ‘suç’ olmaz ‘suçlu’ olmaz. Suç, suçtur.

Ne tuhaftır ki; Kendi bakanlığına dezenfektan satan bakan çiçekle uğurlanırken; Sorumlu olduğu şehrini parsel parsel satanlar sadece görevden affı istenip, evlerine uğurlanırken; Söz konusu Muhalifler olunca bir anda ortaya kelepçeler çıkıyor. Biri evine biri Silivri’ye gönderiliyor. Daha da tuhafı: FETÖ operasyonları yapılıyor, hiç AK Partili yok! Yenidoğan bebek çetesi operasyonları yapılıyor, hiç AK Partili yok! Belediyelere operasyonlar yapılıyor, hiç AK Partili yok! Yunus Emre Enstitüsü soyuluyor, hiç AK Partili yok!

SANDIK ANLAMINI YİTİRİYOR!

Seçilmiş belediye başkanlarının çok kolay gözaltına alındığı, tutuklandığı, görevden uzaklaştırıldığı, seçilmiş belediye meclislerinin çok kolay feshedildiği, milletvekillerinin, kürsü dokunulmazlığının fezlekelerle çok kolay tehdit edildiği bir ortamda, sandık, seçimler, seçme ve seçilme hakkı anlamını yitirir. İktidar ülkeyi getirdiği tehlikeli pozisyonu mutlaka gözden geçirmelidir. Halkın sandığa ve seçimlere dair umudunu kaybetmesine sebep olacak uygulamalardan derhal vazgeçmelidir. ‘Türkiye ayakkabı kutularına da, baklava kutularına da mahkum değil!’

GAZZE’DEKİ SOYKIRIM DEVAM EDİYOR

Ülkemizin ‘Yaşanabilir Bir Türkiye’ye’ Dünya’mızın ‘Yeni Bir Dünya’ya’ ihtiyacı var.

Bölgemizin, Gazze’nin durumu ortada! Gazze’deki soykırım ve abluka aylardır aynı şekilde devam ediyor. Biz biliyoruz ki; ABD’nin sınırsız desteğini alan terörist İsrail, bütün vahşetine rağmen zafer ilan edememenin “nefret ve hırsıyla”, katliamlarına her gün bir yenisini ekliyor.

Bu arada, hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından aktif tutuklama emri bulunan Netanyahu; yine ABD’deydi. Yine işgal planlarını görüştüler. Bu sefer ki yeni planları; 21. Yüzyılın Auschwitz’ini kurmak! Gazze’yi toplama kampına çevirmek! Gazze kasabı Netanyahu,

Soykırımın en büyük destekçisi ve dünyanın en güvenilmez adamı, Trump’ı Nobel Barış ödülüne aday gösterdi! Bu, sadece akla hakaret değil! Bu, insanlığa ihanettir!

Buradan bir kez daha söylüyoruz: Gazze, bir yatırım projesi değildir! Gazze, bir emlak fırsatı değildir! Gazze, bir halkın vatanıdır, alın teriyle sulanmış kutsal bir emanettir!

BU NASIL UÇURUM

AK Parti iktidarının ekonomi yönetimine baktığımızda; yıllardır faiz, zam ve vergi ile ülkemizi yönetmeye çalıştıklarını görüyoruz. Bunun sonucunda da atılan her adımda ‘enflasyon’ patlıyor. 80’lerde, 90’larda enflasyondan bahsedilirken enflasyon canavarı denirdi. Çok doğru bir adlandırma idi. Çalışanlarımızın Maaşını yiyor ama insanlarımızın da umutlarını telef ediyor! Bu canavar çok planlı, çok programlı. Maaş zammı açıklanacağı ay enflasyon birden düşüveriyor. Ama o maaşla pazara, markete gideceğimiz ay yeniden tırmanıyor!

Bugün Türkiye’de doğalgaz zammı, %25 enflasyon, eğer inanırsanız %35 kira artış oranı, %45 faiz, %45. Yetmemiş akaryakıta 5 ayda 27 kere zam gelmiş, yetmemiş tütün ürünlerine zam üstüne zam gelmiş. Aynı dönemde, Asgarî ücretliye ne kadar zam gelmiş: sıfır kamu işçisine ne kadar zam gelmiş: sıfır. Emekliye ve memuraysa sadece %16. Peki, emekliye verilen bu %16 zam neye tekabül ediyor biliyor musunuz? Enflasyon farkı + tam 2 kuruşa. Evet! İktidarın emekliye reva gördüğü reel artış sadece iki kuruş! Allah aşkına bu nasıl matematik? Bu nasıl adalet?

GEMİ BİR TÜRLÜ KARAYI BULUP YANAŞAMIYOR!

Hazine ve Maliye Bakanımızın yeni bir açıklaması var, diyor ki bakan; ‘Enflasyon 2027 yılında tek haneye düşecek.’ Doğrusu, biz millet olarak bu açıklamalara yabancı değiliz. Sayın Bakan; Göreve geldiği 2023 yılında; ‘Enflasyon 2026 yılı sonunda tek haneleri rakamlara inecek’ demişti. Aynı ifadeyi 2024’te kullanmıştı. Yıl 2025 olunca, tek hane hedefi 2027’ye ertelendi.

Muhtemelen 2026’da da 2028’e ertelenecek. Nasıl bir enflasyonsa, nasıl bir canavarsa; Tam yakaladık derken, biranda elimizden kaçıveriyor. İktidar her seferinde kasırgadan çıkmış kaptan edasıyla, ‘kara göründü, enflasyon bitti’ diye bağırıyor. Fakat, o gemi bir türlü karayı bulup yanaşamıyor. Ayağı Londra’da, aklı New York’ta olan bir anlayışla ekonomi düzelmez, karaya varılmaz! Bu enflasyonist ortam, siyasi bir tercihtir! Bu enflasyonu üreten bu iktidarın tercihi bu iktidarın zihniyetidir!

Çok ilginç bir iktidarla karşı karşıyayız. İthalat artıyor; suçu üreticide, sanayicide buluyorlar, ormanlarımız, ciğerlerimiz yanıyor; suçu rüzgara ve insanlara atıyorlar, gençler ekonomik sıkıntılardan evlenemiyorlar; suçu gençlere, teknolojiye atıyorlar. İşsizlik artıyor; suçu gençlerin “iş beğenmemesine” bağlıyorlar, enflasyon yükseliyor; suçu marketlere, hal esnafına atıyorlar. Akaryakıt zamlanıyor; suçu uluslararası krize atıyorlar. Tarım çöküyor; suçu çiftçiye, kuraklığa, dona yüklüyorlar. Kiralar uçuyor; suçu ev sahiplerine yüklüyorlar. Toplum kutuplaşıyor; suçu muhalefetin diline atıyorlar. Tüm bunlar olurken; Allah aşkına AK Partili idarecilerin; hiç mi suçu yok? Hiç mi sorumluluğu yok? Suçu sürekli başkalarına atarak, sorumluluktan kaçamazsınız. Bu ülkenin hiçbir sorununa çözüm getiremezsiniz.”

Yazın gelmesiyle birlikte düğün sezonunun açıldığını belirten Arıkan, 2025 yılının iktidar tarafından “Aile Yılı” ilan edildiğini hatırlattı.
Aile gibi “beka meselesi” olan bir konuya dikkat çekilmesini önemsediklerini vurgulayan Arıkan, gençlere yönelik indirim ve destek paketlerini de olumlu bulduklarını, ancak bu adımların ne yeterli ne de sürdürülebilir olduğunu söyledi.

Arıkan, “Geçen sene evlenecek çiftler için 150.000 TL destek vereceğiz dediniz,

ama bu para enflasyon karşısında çoktan eridi gitti. Ayrıca bu desteği de herkese vermiyorsunuz. Tek sefere mahsus yaptığınız yardımlarda bir yaraya merhem olmuyor. Esas sorun çok daha derinlerde” diye konuştu.

“ARAMIZDA GELİN VE DAMAT VAR” DEYİP…
“Bu duruma dikkat çekmek amacıyla size bugün iki özel misafir getirdim” ifadeleriyle, konuşma yaptığı kürsünün iki yanına konulan cansız gelin ve damat mankenleri gösteren Arıkan, “Aramızda misafir olarak bir gelin bir de damat var! Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız, geçtiğimiz haftalarda gençlerin evlenmemesini, teknolojiye, modern yaşama bağlasa da gerçekler biraz daha farklı.

Şu yanımda duran gelinliğe bir bakalım. Hemen hemen her genç kızımızın bir gelinlik giyme hayali vardır. Bu gelinliği almayı geçtik, kiralaması bile en düşük, 1 emekli maaşı!

Almasını varın siz düşünün. Hemen diğer yanımda duran damatlığa bakalım.

Onun da kaderi aynı! Bir damatlık bugün ya bir emekli maaşına ya da bir asgari ücrete tekabül ediyor” bilgisini aktardı.

KİRA VE EŞYA MALİYETİ

Düğün yapmanın mali yükünün gelinlik ve damatlıkla sınırlı olmadığını kaydeden Arıkan, ev kiralarının asgari ücret seviyesine ulaştığını, ilk taşınma masraflarının, ilk kira, depozito, emlakçı, abonelikler derken, 4 asgari ücreti bulduğunu belirtti. Ev eşyalarının minimum 500 TL’ye mal olduğunu aktaran Arıkan, “Hadi bakalım 22 Asgari ücret daha gitti!” ifadesini kullandı.

EN AZ 18 ASGARİ ÜCRET DE DÜĞÜNE GİDİYOR

Düğün masraflarının ise en az 400 bin TL tuttuğunu anlatan Arıkan, “Gelinlik, damatlık, ev, eşya bir şekliyle halloldu. Evliliği tamamlamak için bir de düğün yapmak lazım. İşte o zaman işler biraz daha zorlaşıyor. Bu da ihtiyaçlara göre elbette değişir ama kabaca bir hesap yapıldığında, bir düğün en az 400.000 liraya yapılabiliyor. Hadi bakalım 18 asgari ücret daha gitti!” dedi.

TAKI TÖRENİ KARA KARA DÜŞÜNDÜRÜYOR!

Takı merasimiyle ilgili de konuşan Arıkan, artan altın fiyatları nedeniyle düğünlere katılmanın dahi ciddi bir yük haline geldiğini vurgulayarak, “Eskiden düğün sevinciyle ‘bir altın takayım’ diyen insanlar, şimdi ‘takı törenine nasıl katılacağım’ diye kara kara düşünüyor” değerlendirmesini yaptı.
YEMEDEN İÇMEDEN 45 AY PARA BİRİKTİRMESİ LAZIM

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, tüm bu kalemler hesaplandığında, bir asgari ücretli gencin hiçbir harcama yapmadan tam 45 ayda evlenebileceğini, bir emekli babanın ise 62 ay maaşına dokunmadan bir çocuğunu evlendirebileceğini anlattı.
BAKANLIĞIN ‘SEVİYORSAN, GİT EVLEN!’ SÖZÜNE YANIT
Evlenemeyen gençlerin ve ailelerinin çaresizliğine dikkat çeken Arıkan, “İşte bu ekonomik tablodan dolayı ‘Aile Yılı’nda, gençlerimiz aile kuramıyor! İşte bu yüzden yanımdaki gelinlik ve damatlık, gençlerimizin hayallerinde kalıyor! Sayın Aile Bakanı diyor ya: ‘Seviyorsan, git evlen!’ Sayın Bakan, gençlerimiz seviyor ama evlenemiyor!” şeklinde konuştu.
ADI EKONOMİK KRİZ!

İktidarın sürekli yeni destek paketleri açıklamak zorunda kaldığını belirten Arıkan, “Çünkü onlar da biliyor! Bu mesele artık sadece sosyal değil, sadece kültürel değil; apaçık bir ekonomik bir çıkmazdır!” ifadelerini kullandı.
23 yıldır ülkeyi yöneten iktidarın uyguladığı politikaların çöktüğünü kabul etmek istemediğini dile getiren Arıkan, “Ama artık mızrak çuvala sığmıyor! Bu milletin çektiği sıkıntının adını koyun: Adı Ekonomik kriz!” dedi.
ARIKAN GENÇLERE SESLENDİ

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, konuşmasının sonunda gençlere de seslenerek şunları söyledi: “Bu düzen sizi yalnız bırakıyor olabilir ama biz sizi yalnız bırakmayacağız! Sizin sesiniz olacağız, sizin yükünüzü paylaşacağız.”